Tatlı Su Kaynaklarının Önemi

Tatlı Su Kaynaklarını Korumalıyız

Gezegenimize uzaydan bakan birisi yeryüzünün büyük kısmının suyla kaplı olduğunu görecektir. Ama görünen bu suyun çok büyük kısmı karada yaşayanlar için kullanışsızdır. İçmek, ürünlerimizi yetiştirmek, hayvanlarımızı sulamak için kullanabileceğimiz suyun miktarı toplam suyun yüzde üçü (%3) kadardır. Yani tatlı su olarak nitelendirdiğimiz bu hayati kaynağın miktarı oldukça azdır.

Bununla birlikte ulaşabildiğimiz tatlı su da oldukça sınırlıdır. Yağışlarla karanın içine kadar getirilen suyun büyük kısmı ulaşamayacağımız kadar uzakta, yani yerin derinliklerinde ya da donmuş haldedir. Bilimsel bir hesaplamaya göre tüm dünyada kullanabileceğimiz suyun miktarı gerçekte toplam suyun yüzde birinden (%1) daha azıdır. Yani su aslında az değil, azdan da azdır.

İçme suyunun %38’i yeryüzü sularından alınır. Geriye kalan kısım yeraltı sularından temin edilir. Yeraltı suları içme suyu olarak kullanıldığı gibi, sanayi ve tarımda da önemli bir girdidir.

Yeraltı suları;

  • insan sağlığı ve ekonomik faaliyetlerin sorunsuz ilerlemesi için önemlidir.
  • birçok nehrin akışı için gereklidir. (bazı nehirler sularının %90’ını yeraltı sularından sağlarlar.)
  • kirlenmişse, tekrar kaliteli su haline gelmesi onlarca yıl alabilir.
  • kuraklık zamanında hayat kurtarıcıdır, sulak alanları korurlar.

Yağmurdan doğrudan elde edilen su çok kaliteli değildir.

Suyun toprağa geçip yavaş yavaş sızarak ve birkaç on yılı aşan bir süre boyunca minerallerle zenginleşerek yeraltında depolanması onu kaliteli yapar. Suyun bu şekilde toprağın altına ilerlediği alanlara “sızma alanı” denir ve yüzeyi birkaç bin hektarı kaplayabilir.

İnsan faaliyetleri yeraltı sularını tehdit etmektedir.

Sondaj ve inşaat faaliyetleri sızma alanlarını bozar. Çiftçilerin kullandıkları ilaçlar ve kimyasal gübreler yeraltı sularını kirletir. Arızalı kanalizasyon şebekeleri ve kontrolsüz yapılaşma yeraltı sularını içilmez hale getirir. Büyük şehirlerdeki insan faaliyetleri hayati su döngüsünü kırar.

Sulak alanların kurutulması su döngüsünü geri dönülmez şekilde bozar.

Sulak alanlar, yeraltı suyunun girdi ve çıktı dengesini korur. Bulundukları yerin su rejimini ayarlayarak, su taşkınlarının olumsuz etkilerini azaltır. Bataklıkların kurutulması yerel bölgenin nem oranını, dolayısıyla yağışları azaltır, sıcaklık farkından kaynaklanan aşırılıkların önünü açar. Bataklık alanlar tortuları, suyun içindeki organizmaların beslenmesine vesile olan besin maddelerini ve zehirli maddeleri tutarak suyu temizler. Sulak alanlar yeryüzünün en fazla biyoçeşitliliğe sahip yerleridir. Binlerce canlının yaşam alanlarıdır.

Bitki örtüsü suyu korur.

Yağışlarla getirilen su, bitkiler sayesinde toprağın içine daha çabuk sızar. Yüzey akışına geçen suyun hızını yavaşlatarak yeraltında depolanmasını hızlandırırlar. Bitkiler sel ve taşkınları önleyerek akarsu rejiminin düzenlenmesini sağlar. Göl ve yeraltı sularının azalmasının başlıca sebeplerinden birisi ilgili bölgelerdeki bitki örtüsünün ve genellikle ormanların tahrip edilmiş olmasıdır.