Kripto Para Madenciliği Yeni Bir İklim Krizine Yol Açabilir

Dünyada popüler hale gelen Bitcoin, Ethereum, Binance Coin, Tether, Solana, XRP vs. gibi isimlerle anılan kripto para (cryptocurrency) birimlerinin üretilmesi ve işletilmesi için yüksek miktarda enerji ve gelişmiş donanım kullanılıyor.  

Öyle ki kripto para piyasasında en büyük hacme sahip olan Bitcoin, Tayland’ın kullandığı kadar enerji gerektiriyor. İki yıl önce (2019) 22 megaton karbon ayak izi bulunan bu para birimi, şimdilerde (2021) 90 megatonluk devasa bir karbon ayak izine sahip.

İngiltere’nin saygın okullarından Northumbria Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Pete Howson ve dijital trendleri yakından takip eden Digiconomist’in ortaklaşa yaptığı araştırmaya göre, 1 dolarlık Bitcoin üretimi, yaklaşık 0,49 dolarlık enerji harcanmasını gerektiriyor. Özellikle kuzey yarım kürede sayıları 20 milyonu geçmeyen aktif kullanıcının, görece daha fakir olan ve kripto paralarla ilgilenmeyen güney yarım küreye olumsuz etkilerinin fazla olduğu belirtiliyor.

Bahsi geçen çalışmada Howson, kripto para madenciliğinin her ay yaklaşık 19600 eve güç sağlamak için yetebilecek enerjiyi tükettiğini anlatıyor. Kullanılan bu enerjinin fakir toplulukların ihtiyaç duyduğu enerjiyi de tükettiğini söylüyor.

Kendi deyimiyle “kripto sömürgeciliği” adını verdiği yöntemle, kripto para madencileri daha ucuz enerji sağlanan ve halkı görece fakir olan yerlere yöneliyor. Örneğin durumu farkeden Çin hükümeti kripto para işlemlerini yasa dışı ilan ettikten sonra, Çin’de gerçekleştirilen kripto para madencilik faaliyetleri komşu ülke Kazakistan’a kaymış durumda.

Howson durumun çözümü olarak, milletler üstü kuralların işlediği, küresel yasaklara ihtiyaç duyulduğunu, “tüm farklı politika seçenekleri gözden geçirildikten sonra, kripto paraya ilişkin işlemlerin, küresel koordineli yasaklar çerçevesinde” yasaklanması gerektiğini savunuyor.